SÖYLEŞİ: Prof. Dr. Azime Tezer ile İstanbul’da Ekolojik Açıdan Hassas Alanlar

Oluşturulma Tarihi 9 Aralık 2020

İstanbul Konuşmaları söyleşi serisinin ilki İTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümünden Prof. Dr. Azime Tezer ile gerçekleşti. Prof. Tezer ekolojik kentsel planlama politikaları, kentsel doğal afetlerin azaltılması için araçlar ve teknikler, ekosistem hizmetlerinin mekânsal planlamaya entegrasyonu, eko-duyarlı havza yönetimi modellemesi, iklim değişikliği ve kentsel planlama etkileşimi konuları üzerine akademik çalışmalar yürütüyor. 

Vizyon 2050 uzmanlarından Mine Yıldırım ve Veysi Altıntaş moderatörlüğünde gerçekleşen “İstanbul’da Ekolojik Açıdan Hassas Alanlar” başlıklı söyleşide söz konusu alanların mekânsal planlamada nasıl bir bağlam ve yaklaşımla ele alınması gerektiği konuşuldu.

1999 Marmara Depremi’yle ekolojik planlama yaklaşımının ilgi alanına girdiğini belirten Prof. Tezer, 2003 yılında UNESCO tarafından sağlanan bir burs ile İstanbul’un evrensel ölçekte sahip olduğu zengin ekolojik nitelikleri, kentin biyo-çeşitliliğinin önemi ve biyo-çeşitliliğin kentin mekânsal gelişimindeki etkileşimi konusunu çalışmaya başladığını kaydetti. Ayrıca bu çalışmaların amacını, ekolojik yapı hassasiyetlerini daha iyi temsil eden analitik yaklaşımlarla ilişkilendirmek ve kentsel planlama çalışmalarına entegre etmek olarak ifade etti. İstanbul’a dair çalışmalarını ise şu üç eksende sınıflandırdı: 

  1. 1999 depreminden sonra doğal afetlerin etkisini mekânsal planlama ile ilişkilendirme, kentsel dayanıklılık ilişkisi,
  2. Ekolojik bağlamın, ekosistem servislerin ve biyolojik çeşitliliğin mekânsal planlama ile ilişkilendirme,
  3. İklim değişikliğinin mekânsal planlama ile entegrasyonu.

Prof. Tezer söyleşide ekoloji risk azaltım konusu ve doğal afetlerle ilgili konuların sadece tespit edilmesiyle kalınmaması, bunların hayata geçirilmesi ve planlamayı yönlendirmesi gerektiğinin altınız çizdi. Mekânsal planlanmada ekosistem servislerinin öneminden bahsederek “ekolojik açıdan hassas önemi olan alanların ve bu alanların ekolojik işlevsellik karakterinin ve ekosistem servislerinin tanımlanması ve bu verilerim mekânsal planlamada bir yöntem yaklaşımı olarak kullanılması gerektiğini” vurgulayan Prof. Tezer’e göre bu,  İstanbul’un sahip olduğu zengin biyo-çeşitliliği korumak ve geliştirmek için oldukça önemli bir konu. 

Söyleşide ulusal ve uluslararası platformlarda yaptığı girişimler ve çalışmalar ile birlikte İstanbul’da öne çıkan yedi farklı ekosistem gruplaması yapıldığı hatırlatıldı (Meralar, ormanlar, fundalıklar, kıyı kumulları ve habitatlar, sulak alanlar, adalar, tarımsal alanlar ve kentsel ekosistemler). Mekânsal planlama yaparken kentin ekolojik açıdan öne çıkan alanlarının iyi temsil edilmesi gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Tezer, bu ilişkinin nasıl bir içerikle tanımlanması gerektiği sorusuna “ekosistem servislerine dayalı bir yaklaşım” cevabını verdi. 

Prof. Tezer, İstanbul’da artan nüfus ve kentleşme baskısının ekosistem yapılarını bozduğunu altını çizerken ekosistem servislerinin kentler ve toplumlar için önemini “Ekolojik yapının devamlılığı ve sürdürülebilirliği ile kentin sürdürülebilirliği ve dayanıklılığı doğrudan ilişkilidir,” cümlesiyle açıkladı.