Adil, Eşit, Hak Temelli ve Kapsayıcı İstanbul Çalıştayı

Adil, Eşit, Hak Temelli ve Kapsayıcı İstanbul Çalıştayı

Oluşturulma Tarihi 1 Temmuz 2021

Vizyon 2050 projesi kapsamındaki Kentsel Durum Çalıştayları* serisinin beşinci etkinliği olan Adil, Eşit, Hak Temelli ve Kapsayıcı İstanbul Çalıştayı 29 Haziran Salı günü çevrim içi olarak gerçekleştirildi.  

Çalıştayda İstanbul’un daha adil ve yaşanabilir olmasının önündeki engellerin irdelenmesi, bu engellerin nasıl üstesinden gelinebileceği üzerine tartışılması ve tüm bu müdahalelerin eşitlik ilkesi gözetilerek gerçekleştirilmesi için kentin mevcut durumu masaya yatırıldı. Özellikle dezavantajlı kesimlerin ihtiyaçları göz önüne alınarak, kente dair haklar, birlikte yaşamanın yolları ve ekonomi temelli sorunlar, çalıştaya katılan sivil toplum kuruluşları, ilgili kamu kurumu ve yerel yönetim temsilcileri, akademisyenler ve uzmanlardan oluşan yaklaşık 80 paydaşla değerlendirildi.  

Çalıştay sırasında katılımcılara yöneltilen “İstanbul nedir? İstanbul’da kim yaşar?” sorusuna verilen cevaplarda öne çıkan anahtar kelimeler “metropol,” “kaos,” “tarih” ve “hayat” oldu. “İstanbul’da nasıl hayatta kalınır?” sorusuna ise “çok hızlı”, “mücadele ederek,” “dayanışmayla,” “çalışarak” ve “savaşarak” cevapları ön plana çıktı.  

Sabah ve öğlen olmak üzere toplam iki oturumdan oluşan çalıştayda, paralel alt odalarda yoğunlaşan verimli tartışmalar yapıldı. Kentsel adaletin farklı alanlarda kendini nasıl gösterdiği, önündeki engellerin ne olduğu, müdahale alanlarının nerelere yoğunlaşması gerektiğinin yanı sıra birlikte yaşama dair mevcut durum, engeller ve müdahale alanları ile yoksulluk, gelir eşitsizliği ve işsizlik üzerine sorunlar ve yine müdahale alanları tartışıldı.  

Çalıştay sırasında katılımcılara yöneltilen “İstanbul nedir? İstanbul’da kim yaşar?” sorusuna verilen cevaplarda öne çıkan anahtar kelimeler “metropol,” “kaos,” “tarih” ve “hayat” oldu. 

Çalıştayın ilk oturumunda İstanbul’da barınma hakkı, sağlık hakkı, eğitim hakkı, kültürel haklar ve gıda hakkı üzerine konuşuldu. İkinci oturumda bir yandan kapsayıcı İstanbulluluk hedefiyle farklı kent kimliklerinin nasıl tanınabileceği ve bu kimliklerle ilgili çoklu ayrımcılık sorunlarının üzerinde durularak karşılaşma mekanlarının oluşma potansiyellerine değinildi. Diğer yandan ise, İstanbul’da yoksulluğun nedenleri, esnek istihdam, eksik istihdam, genç işsizliği gibi belirli konular üzerinden istihdam sorunları üzerine tartışmalar gündeme geldi.  

Çalıştay sırasında katılımcılara yöneltilen “İstanbul’da nasıl hayatta kalınır?” sorusuna ise “mücadele ederek,” “dayanışmayla,” “çalışarak” ve “savaşarak” cevapları ön plana çıktı. 

Çalıştayda birbirinden ayrışan konu başlıkları olsa da, birbirini kesen çıkarımlar yapıldı. Deprem riskli konutlarda oturanların özellikle göçmenler ve yoksullar olduğu, bu ve benzeri eşitsizliklerde dezavantajlı grupların farklılaşan ihtiyaçlarına dikkat edilmesi gerektiği vurgulandı. İstanbul’da mevcut arsa değeri ve rant ilişkisi üzerine farklı yorumlar getirildi. Sağlık hakkında hem mekansal erişim hem de hizmet kalitesi anlamında eşitsizlikler olduğu belirtildi. Covid-19’un hem hizmet alanlar hem de hizmet verenler açısından olumsuz etkileri, şehir hastaneleri, obezite gibi hem güncel öneme sahip hem de süreklilik arz eden konular masaya yatırılırken, göçmenlerin ve engellilerin sorunlarına vurgu yapıldı. Eğitim hakkı ile ekonomi ilişkisi vurgulanırken okul öncesi eğitim, meslek eğitimi gibi konular ve dijital uçurum ile çocuk işçiliği gibi sorunlar ön plana çıktı. Okulların, daha az önyargıya sahip çocuklar ve gençler için karşılaşma mekanları olabileceğine dikkat çekildi. Hem engelliler hem de farklı dilsel gruplar için bu alanların önemine vurgu yapıldı. Kültürel hizmetlerin kapsayıcılığı ve erişimi, göçmenler ve diğer dezavantajlı gruplar için sorgulandı. Dijital platformlardaki eşitsizliklerin yanı sıra devlet-yurttaş ilişkisinde de kültürel açıdan dışlanmışlıkların mevcut olduğu vurgulandı. İstanbul’daki mekansal eşitsizliklerin kültürel haklar alanında da var olduğu söylendi. Yeterli gıdaya fiziksel erişimin de dengeli beslenmenin de iklim değişikliği ile derinden etkilendiği belirtildi. Olası afet durumları ve gıda israfına karşı gıda bankacılığının, bireysel tarım alanlarının önemi vurgulandı. Birlikte yaşama dair tartışmada, kentin, metropollerin özgürleştirici bir havası olmasına karşın, dışarıdan gelene karşı bariyerler olabileceği belirtildi. Karşılaşma mekanlarına ihtiyaç birlikte yaşamın da olmazsa olmazı olarak vurgulandı. Yoksulluk, gelir eşitsizliği ve işsizlik konularında mekansal ve sosyokültürel adaletsizliklerin birbirini beslediği, çalışan yoksulluğu, asgari ücretin altında çalışmak zorunda kalan göçmenlerin sorunları, rant ile yoksulluk ilişkisi, derin yoksulluk, kadınların üstündeki bakım yükü, çocukların yoksulluğu gibi meseleler masaya yatırıldı.  

*İstanbul Vizyon 2050 Çalışması, İstanbul’un günümüz koşullarına uygun, dinamik ve çok paydaşlı planlama süreçleri ve bütünsel bir bakış açısıyla, eşitlikçi ve adil, demokratik ve katılımcı, dayanıklı, güvenli ve sağlıklı, refah yaratan ve güvenceli, korumacı ve şeffaf bir şekilde yönetilen kent olmasını hedefliyor. Vizyon çalışmasının ilk aşaması olan İstanbul’un kentsel durum analizi çalışmaları kapsamında mevcut durumu ortaya koymaya dönük ilk etkinlikler olan çalıştaylarda Vizyon 2050 çalışma konuları sentezlenerek ele alınıyor. Bu çalıştay serisi ile İstanbul’un temel sorunları geniş bir perspektifte ele alınarak değerlendiriliyor ve Vizyon 2050 stratejilerinin geliştirilmesine yönelik bilgi sağlanıyor. Vizyon 2050 çalışması boyunca birincil ve ikincil kaynaklardan derlenen nicel verilerin, farklı disiplinlerden paydaşların da katılımıyla niteliksel olarak derinleştirilmesi hedefleniyor.